Yunanistan'da araçlar, yollar, trafik ve trafik adabı

Konuya hemen bir örnekleme ile başlamak istiyorum.



Vathia'yı 3-5km geçmiştim. Küçük kasabaların merkezlerinden geçerek ilerliyorum. Yol kaliteli asfalt, yama adeta yok, çok virajlı, hali ile hızım düşük. Kasabaların içinden geçerken dikkat ederim. Çevresel bakışlarım iki katına çıkar. Çocuk fırlar, araba yola atlar vs...
Yukarıdaki fotoğrafta yine bir kasabaya girerken 300-400m ileride kırmızı renkli bir araç tali yoldan ana yola çıkmak üzere burnunu çıkardı. Hızımı düşürdüm. Yola çıkar, arkasında kalırım planladım. Gazı hafif kesip bir yandan aracı takip ediyorum. Şimdi çıktı çıkacak. 
Arkadaş, adam yola çıkmadı. Nerede ise önünde duracağım temkinden. O da beni 400m önceden farketti ve ana yolda olanın hakkı kuralını bozmadı.
Önünden geçerken selam verdim ve yoluma devam ettim. Ayni şekilde 100m arkamda takipte olan Zafer'de aracın önünden geldi, geçti.
Bu olay Yunanistan turumda yaşadığım, takdir ettiğim örneklerden sadece bir tanesiydi. Diğerlerini anlatsam roman olur.


 

Yunanlılar daha çok ufak arabaları tercih ediyorlar. Smart'ın o ufak tefek arabasını her yerde görmek mümkün. BMW ve Mercedes marka yoğunlukta.
Motosiklet kullanımı çok yaygın. Scooter larda SYM başı çekerken Piaggio, Vespa markaları çok revaçta. Bizdeki SYM Joymax 250i onlarda GTS300i ABS olarak geçiyor. Granaj dahil herşey bizim Joymax ile birebir. Sadece 300cc motor, ABS ve start-stop farkı var.


 

Yamaha markası çok fazla yok. Olanlarda çok eski model. Sadece bir tane 2016 model Yamaha Xmax gördüm, o da artık Türkiye İpsala sınırına yakın Kavala bölgesinde bir benzincide.



XMax sahibi ile 15-20dk konuşma fırsatım oldu. Neden Yunanistan'da Yamaha tercih edilmiyor soruma pahalı olmasından dolayı cevabını verdi. Ayrıca kendisinin alma nedeni ve pişmanlığını dile getirdi. Kendi ağzı ile burada da yazayım :)
"Dört ay önce güzelim SYM GTS300i ABS mi sattım ve Yunanistan'da zenginlik ibaresi olan bu Xmax i aldım. Eşim Arnavut. Yılda bir kere motorumuzla gezi amaçlı Tiran'a gidiyoruz. Geçen ay yine hazırlandık ve eşim artçı yola koyulduk. Daha Arnavutluk sınırına varmadık ki kadın isyan bayrağını çekti. Beni burada indir ben otobüs ile devam edeceğim, belim koptu ve yorgunluktan öleceğim dedi. Kadın haklı ayni şekilde bende sancılar içindeyim ama dile getiremiyorum. Bu arada gezi amaçlı olduğu için otoban yerine kasaba yollarındayız tabi.
SYM nin sürüş, yayılma, koltuk konforunu bu motorda mumla arıyorum. 
Bir şekilde Arnavutluk sonrası Yunanistan'a geri döndük. Eşim tabi otobüs ile yola devam etti ve geri döndü. Dönüşte ilk iş motoru satmak oldu ama halen satışta ve elimde patladı. Sattığım gibi hemen SYM alacağım." diye tatlı bir muhabbetimiz oldu.


 

Scooter harici BMW GS lerde oldukça kullanılıyor. Polis motosikletleri de GS.
Şunu farkettim ki motosiklet kullanıcılarının %90 ı modifiye hastası. Egsozlar hepsinde farklı. Feci bir ses çıkarıyorlar. Arkanızda uçak gibi ses çıkaran, hızlı geldiğini sandığınız bir motosiklet yanınızdan tın tın geçiyor. Hele Honda nın C90 modellerini bir göreceksiniz kız gibi yapıyorlar. Şunu da eklemek istiyorum; Motosiklet sürücüleri trafik kuralı, güvenlik falan tanımıyor. Sağınızdan, solunuzdan, dibinizden bir anda geçebiliyor. Hız desen sanki yarış pistindeler, kask ve güvenlik ekipman kullanımı çok nadir.




Biz bir kere otobana girdik. o da yanlışlık ile. Daha çok köy, kasaba yollarını tercih ettik. Bu yolların %90 ı temiz, bakımlı ve asfalt kalitesi çok iyi. Virajlarda eğim açısı çok fazla ve motoru yatırmıyorsunuz, adeta kendisi yatıyor ve virajdan çıkıp düzeliyor.


 
 

Elbette yukarıdaki dört fotoğrafta göreceğiniz gibi istisnalar da var. Bir anda asfalt bitiyor, toprak bir çöküntü karşınıza çıkabiliyor. Sonra devamında asfalt devam ediyor.
Yollar genelde aşırı virajlı. 300-500m düz yol görmek zor. Çoğrafi yapıdan dolayı olsa inişli, çıkışlı, tırmanışlı. Belki hafriyat, köprü, viyadük yapmak istemiyorlar. (Zaten devleti, halkı soymanın en güzel yolu da iktidara yakın ol, yol yap değil mi ?)


Üstteki fotoğrafta seyyar bir trafik lambası var. Bu lambanın aynisi yolun diğer tarafında da mevcut. Ne işe mi yarıyor ?
Şimdi Türkiye'de fotoğraftaki gibi bir yol çalışması olsa ve bir şerit kapansa trafik olağan hali ile çalışır. Mevcut şerit üzerinden araçlar her iki yönde işler. Onlarda durum farklı; Bu seyyar trafik lambası ile trafiğin o tek şerit üzerinden sırası ile akışını sağlıyorlar. Bir nevi seyyar sinyalizasyon sistemi. Yol yapımı olan her noktada istisnasız gördük.

Başımdan geçen, sonrasında bana ardı ardına 4-5 sigara yaktıran ve ucuz atlattığım kaza hikayesini sizinle paylaşayım.


 

Thessaly bölgesinin kuzey-doğusundayım. Milli Park Dion Ören Yerini dolaştım ve ana yol yerine köy yoluna girip Katerini kasabasına doğru ilerliyorum. Hızım 70km/sa lerde, yol asfalt, düz, görüş açık ve ileride hafif bir yokuş var, yokuşun tepe noktası güneşten parlıyor (parladığını sanıyorum). Tırmanırken kendi şeridimin sağına yanaştım fakat tepe noktaya geldikçe arkasını göremiyorum. Gaz kestim ve o parlak sandığım yerin ıslak olduğunu farkettim ve gözüm halen tepe noktasının arkasını göreceğim umuduyla ilerlerken arka marka hak getire. Yok !!! Sanki yol bitti ve gerisi uçurum hissine kapıldım !!! Bir anda panik fren ile ıslak zeminde ön tekeri kilitledim. Direksiyon hafif döndü ve sağımdaki ormanlık alana doğru motor kaydığını hissettiğim an elimi frenden çektim. Bu arada kayma ile hızlanan motor tepe noktaya gelmişti. Gözümü kıstım ve dere yatağını farketmemle sanki lünaparkta hızlı trenin aşağı inercesine tüm organlarım yukarıda asılı hissi ile motor havalanıp dere yatağının ortasına, iki tekerin üstüne düz bir şekilde uçtum. 



Dereden altı parmak akan su hızımı kesti ve yavaşladım. Suyu yararcasına dere yatağından çıktım, az ileride durdum. Kalbim güm güm, her tarafım titriyor :( Motordan inip, yere çömeldim. 4-5 sigara içtim. Beynim zonkluyor adeta ve bir baş ağrısı bıçak gibi girdi. 15-20 dk sonra kendime geldim. Ayakkabılarımı çıkarıp yürüyerek dere yatağından olayı yaşadığım alana geldim. Acaba dedim tabela vardı da ben mi dikkat etmedim.
Ne bir tabela ne de bir uyarı !... Böyle büyük bir kazadan kıl payı kurtuldum. İşin kötü yanı da tek başıma olmamdı. Çünkü Zafer 4 gün önce Türkiye'ye dönmüştü.



Yunanistan'da dikkatimi çeken diğer bir husus ise taxi lerin genelde Mercedes marka olması. AB den teşvik imkanı ile lüks taxi lerde destek varmış. Taksimetre fiyatları hakkında inanın sormak aklıma gelmedi.


 

Ülkede hayvancılık özellikle Mora yarımadasında çok yaygın. Yollarda o kadar çok keçi görüyorsunuz ki başlarda asfaltta yağ lekesi sanıp ve temkinle üstünden geçmemek için kaçtığım koyu renklerin meğer keçi çişi olduğunu öğrendim :)



 

Benzin istasyonları da çok garibime gitti. Bir evin veya apartmanın alt katı, şehrin göbeğinde veya kırsalda benzin istasyonu olabiliyor. Shell, BP gibi büyük istasyonlarda market, WC olabilirken küçük istasyonlarda sadece pomba mevcut. Her işletmede olduğu gibi kadın çalışanların yüzdesi fazla ve istasyon büyükte olsa bir kişi çalışıyor. Bir pompa başında yakıt dolduruyor, bir markete girip satış yapıyor. Zor işleri !!!



Benzin fiyatları adalarda €1.5-1.7 civarı iken karaadada €1.3-1.5 arası değişiyor.



26 gün boyunca ne bir ambulans, ne de bir polis sireni duydum. Hadi onları geçtim bir aracın korna sesini bile işitmedim desem yalan olmaz. En güzeli de ışıklarda sarı yanınca arkadan "düüüt" yapan yok. Bazen kırmızı ışıkta elimde kamera fotoğraf çekerken yeşili 2-3 sn geçiriyorum. Zafer yanıma gelip "hadi" demese hareket etmem. O anda arkamda biriken araçların inanın hiç birisi korna çalmadı.



Velakin trafik kurallarına motosikletler hariç çok saygılılar. Birbirlerine yol verme yarışı içindeler. Yaya geçidi başında bir insan görünce anında duruluyor. Döner kavşaklarda geçiş hakkı kimin çözemedim. Her taraf duruyor ve el işareti ile buyur diyorlar. Durmaktan bahsediyorum, hani yavaşlama da değil. Tali yola çıkan bir araç sadece her iki tarafta araç görmeyince ana yola çıkıyor. Her konuda çok temkinliler. Çift şeritli ana yollarda hız kurallarına riayet ediyorlar. 80-90km/sa geçmiyorlar. Hali ile bende sonraları sollamaya utanmaya başlamıştım. Tın tın km lerce takip mesafesinde kalıp devam ettim.



Bazen takip mesafesini kısaltıp yaklaştığım zamanlar oldu ve öndeki koca araç emniyet şeridine geçip bana yol verdi. Çok garip değil mi ?


Bu kadar övgü üstüne bu üstteki kare ne diyeceksinizdir :) Burası Yunanistan sınır çıkışı İpsala'dan Türkiye karayollarından ilk fotoğraf karem :)

4 yorum:

  1. Hocam büyük geçmiş olsun, çok keyifli bir yolculuk ama bir anda kabusa dönebilirdi, bence bu tür gezilerde yanınızda bir kişi daha olması çok önemli, ama artçı olarak değil de ayrı bir motorda biri kesin olmalı, Allah korusun orda düştüğünüzde kolunuz bacağınız kırılmış olsa, telefona ulaşamasanız, kimseye ulaşamasanız orada kalırdınız, çok ucuz atlatmışsınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle doğru. Turu iki arkadaş yaptık ama Zafer arkadaşım Lefkada yakınlarında ufak bir kaza geçirip ayak bileğini kırdı :( Hızlı bir şekilde Türkiye'ye döndü. Ben son bir haftayı mecbur tek başıma devam ettim.

      Sil
  2. Elinize sağlık. Keyifle okudum. Yol boyu gittiğiniz yolu kaydettiğiniz navşgasyon ya da seyahat uygulaması oldu mu? Yolu nasıl belirlediniz? İnternet, iletişimi nasıl hallettiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      https://scooterileyunanistanturu.blogspot.com.tr sayfasında sağ köşede yer alan linklerde sorularınızın cevabını bulabilirsiniz. Sayfayı her geçen gün güncelliyorum.

      Sil